15 Şubat 2011 Salı

İLAÇ İKRAMI

Herzaman gittiğimiz hastanede aşı bulunmadığından, küçük oğluma iki aydır zatürre aşısını yaptıramamıştık. Artık adı Aile sağlığı merkezi olarak değiştirilen sağlık ocağına gittik. Hayret verici bir sahneyle karşılaştım. Doktorun odasına birkaç hasta birlikte girdik. Doktor masa başında oturuyor herkese ilaç ikram ediyordu. Nasıl olur diyeceksiniz. Konuşma aynen şöyle gelişiyor.

Doktor- Apran.. yazayımmı sana? Evde var mı?
Hasta- Yok yazın.
Doktor- Eşinin üzerinede yazayım. Evde bulunsun. Sen çok kansız görünüyorsun vitamin de yazayım sana.

Başka bir hasta gelir..
Doktor- Sen çok kansız görünüyorsun vitamin de yazayım sana.

Başka bir hasta gelir..
Doktor- Sen çok kansız görünüyorsun vitamin de yazayım sana.

Sıra bana gelir...
Doktor- Sen çok kansız görünüyorsun vitamin de yazayım sana.

Herkese vitamin ikram eden doktor...
Dahasını yazmak istemiyorum. Kişi başına yazdığı ilaçları duysanız. Senin üstüne, eşinin üstüne, kızının üstüne de yazayım ama kızın bunu kullanmasın 18 yaşın altında kemik erimesi yapıyor...

off offf bu doktorlar...

Başımızdan geçen bir başka olay da şöyle.
Büyük oğlumu, tüm çabalarıma karşı 3gün düşmeyen yüksek ateş sonucu doktora götürdüm. Baktı baktı dedi ki 'boğazı iltihaplanmış'. İçinde antibiyotik de olan 4tane ilaç yazdı.

Boğaz enfeksiyonu olsa ağız kokusu, salya akıtma, yemek yememe, hatta su bile içememe gibi belirtileri olması gerekirdi bunu çok iyi biliyordum çünkü daha önce boğazı iltihaplanmıştı oğlumun.

Ateş dışında hiçbir belirti olmadığı halde, çocuğumu bağırta bağırta zorla birşey görmeye çalışan doktor, boğazı iltihaplanmış deyiverdi.

Düşmeyen ateş, ertesi günde sürüp, oğlumun elleri ayakları morarınca telaşlanıp başka bir doktora gittik. Her iki seferde de acil gittiğimiz için herzamanki doktorumuza gidememiştik. İkinci gittiğimiz doktor da baktı baktı, diğer doktorun söylediklerini anlatmam üzerine, boğaz iltihabı teşhisini doğrulayıp aynı ilaçları kullanmamızı söyledi.

Malesef o gün antibiyotik dahil tüm ilaçları kullanmaya başladık. Ertesi gün uyandığımızda oğlumun vücudu kızarıklarla doluydu. Aynı doktora kontrol hastası olarak yine gittik. Doktor vücudunu gördü ve 6. hastalık olduğunu tüm ilaçları bırakıp sadece zyrtec adında bir alerji ilacını kullanmamızı söyledi.

O an orada neden konuşmadım, neden o doktora peki deyip odasından çıktım hala anlamıyorum. Sersem ettiler sanırım beni.

Dün boğazına bakmıştın sen bu çocuğun, boğazı iltihaplı demiştin, antibiyotik kullan demiştin. Bugün iltihap geçtimi, antibiyotiğe gerek kalmadı mı? Dün de önceki günde ateşli geçen 5 gün boyunca da oğlumun boğazında iltihap yoktu buna adım gibi emindim zaten. Sadece güvenmek istediğim için, inanmıştım her iki doktora da.

Doktor olarak demesi gereken, 'ateş dışında bir belirti yok bekleyelim görelim. 6. hastalık adında bir hastalık var, o olabilir' değilmiydi. İlla ki teşhis mi koymak gerekiyordu. Birşey görmediği halde boğaz iltihabı nasıl diyebiliyordu bir doktor ve diğeride nasıl onaylayabiliyordu.

Yakın zamanda bir arkadaşımın kızı 6. hastalık geçirdi ve doktoru hiçbir ilaç vermeden kendi kendine iyileşeceğini söyledi. En büyük yıkım da benim için bu oldu. İlk çocuğumun 15aylık olana kadar hiç hasta olmaması ve geçirdiği ilk hastalığın bu olması sonucu; sudan çıkmış balığa dönen ben, ne yapacağımı şaşırmış doktorlara sonsuz güvenmiş, tüm olanlara rağmen o alerji şurubunu da kullanmıştım.

İşte doktorlar konusunda manzara bu. İlaç yazmayı marifet sayan kafasını çalıştırmaktan, kendini geliştirmekten aciz, ezberci doktorlar. Mutlaka bu yazdığımdan farklı olanlar da vardır ama benim gözümde büyük bir çoğunluğu böyle.